ondan hemen önceki görüntüler (adile naşit'in arabada gidişi) hanzo'dan, o da hanzo'dan olabilir.

tr.wikipedia.org

hanzoda oynamamış. meraklı köftecide ruh doktoru diyor, o filmden demek ki

evet buldum
www.youtube.com

doğru olanı "What am I supposed to do?" olacak.

passive yapı çünkü. ve passive geniş zamanda am/is/are + V3 (-ed) gelir. bunu karşılayan ilki. diğerinde "do" işi bozuyor.

lesmiserables doğru söylemiş. ikincisinde "ne yapmamı beklerim?" gibi bir anlam çıkıyor sanki.

gramer kurallarının katılığı içinde düşünürsek am i kalıbı doğru olan.
ama ötekisi de duruma göre anlatımı vurguyu kuvvetlendirmek için kullanılabilir, söylediğine dikkati daha fazla toplamak için özellikle anlatım bozukluğu yapmak gibi düşünebilirsin.

eğer yazılı değil, duyduğunuz söylüyorsanız, "what do i supposed to do" değil de "what do i suppose to do" diyodur ama telaffuzları birbirine çok benziyor.

ilki cok kullaniliyor, ikincisi gramer acisindan yanlis zaten. "what do i suppose to do", o da anlamsiz oluyor zaten.

tünel'in arkasından.

Direkt tunele bin 5 dk suruyor zaten

yüksek kaldırım caddesinden, merdivenlerden çık yani ya kamondo merdivenlerinden çık salt galata'nın karşısında, dümdüz devam et yine.

@duzsac tunele bin derken? Yabanciya anlayor gibi lutfen :)

"tünel nerede?" diye sorun birilerine, gösterirler. o tüneldeki vagona binin, inince, beyoğlu/tünel'desiniz. orada taksim'i sorun.

Simdi karakoyde neredesin tramwayin oldugu kisimda isen sirtini ozlem kasapa ver yuzun karsiya bakarken isiklardan karsiya gec insanlari takip et bufe falan var orada zaten yaziyor tunel diye gorursun onu gir oraya tek yonlu bir sey zaten sadece taksim- karakoy arasi calisiyor bir adet jeton alip gecebilirsin 3 dk icinde taksimde olursun :)

Editleyemedim ama bu arada indigin yer istiklal caddesinin en alt kismi olacak sen tunelden cikinca yuzunu saga dogru don ve dumduuuuuz yukari dogru yurumeye devam et en sonunda taksim meydanina ulasacaksin

Cok tesekkurler cevaplar icin.

Turyol iskelesinde inecegim. Tunel i bulup binip cikayim, saolun varolun :)

''intihar'' başlığında değildi herhalde?

bir maktülün günlüğü başlığı idi galiba. onu mu diyorsunuz?

Vallahi hatirladim ben bu entryi ama sanirim bu hayata dair ic burkan detaylardaydi

Yok arkadaslar bir maktulun gunlugunde de yok haya dair ic burkan detaylarda da bi bulduruverin be.Ev sahibiyle kapici kapiyi acip yatakta bizim yazarin olusunu buluyorlardi.Hatta bi kolu yataktan yere dogru sarkmisti.

kadı nimet var. balık yememiştik, mezeler ve ara sıcakların dışında bir de ortaya hamsi istavrit almıştık yanlış hatırlamıyorsam. 70 lira civarında da kişi başı ödeme çıkmıştı. ama yine de bi arayıp konuşun.

Kadikoy balikcilar carsisinda raki-balik var(mekanin ismi). Fiyatlari nispeten uygun ve taze oluyor baliklari.

ventruefox +1

raki balik fiyat performans acisindan oldukca iyi. mutlaka kalamarini yiyin. su ana kadar yedigim en iyi kalamardi diyebilirim.

esimle 130 lira civarinda hesapla cikiyoruz ordan.

Asırlık.

kafalarında canlandırabilsinler, kalıcı olsun diye öyle anlatılıyor.
normalde öyle bir şey yok tabi

minyatür bir dünya ve devcileyin bir gemi ile denenince oluyor.

ya iyi de abi, gerçekte gözlemleme imkanım olan bir şeyi kafamda canlansın diye böyle anlatır da ben de öyle olmadığını görürsem kafamda canlanmayı bırak, iyice güvenim sarsılmaz mı? hani ömründe görmeyeceği bir mevzuyu anlatırken (uzay muzay mesela) gözünde canlansın diye istediğin illüzyonu uydur da, deniz kenarı gören her çocuğun test edebileceği şeyi yanlış anlatarak kafada canlandırma mı yapılır?

yarın bir gün okulda bunu öğrenen oğlum bana gelip "e baba taa neredeki gemiyi görüyorum ben, hani önce direği gözükürdü" diye sorunca ne diyeyim ben bu çocuğa?

bu ülkenin bilimsel olarak ilerleyememesinin en büyük nedeni bu bence.

Ben universiteye basladiktan sonra liseye kadar gorduklerimin o kadar buyuk bir kisminin aslinda olmadigini farkettim ki cocugum olsa okula gondermeye kiyamam gibi geliyor. Tarih derslerini dusunun mesela ne kadari gercek ne kadari objektif ne kadari tam?

ya bırak allasen, tsubasa'larla büyümüş nesiliz biz!
weknowmemes.com

Obje buyudukce bu fark belirginlesir. Ozellikle daglar icin net gozukur. Normal gozle saptanmasi zor ancak gemicilerin o donemde kullandigi cift lensli teleskoplarla uzaktaki gemilerin ucu kiyisi gozukmeyen bir denizin ortasinda gayet net goruleceginde hem fikir olabiliriz.

Ayrica zamaninda da aciklanirken bu ornegin kurulmasi denizcilerin denizde bilmedikleri sularda dunyanin sonuna ulasip ebediyete dusmekten korkmalari yatar. Puruzsuz yuzeyiyle dahi suda kure oldugunu ispatlamak daha etkili olmustur kanimca.

Ornekte sikinti yok.
Dunya soruda yazdiginizin aksine insan gorus alanini etkileyecek kadar yuvarlak.

peki o zaman ben niye çıplak gözle hadi onu da geç, ev tipi bir dürbünle taa cehennemin dibindeki gemiyi tam olarak görebiliyorum? benim mi gözler bombeli yoksa, yuvarlağın altında kalan yeri de görüyor falan süpermen gibi?

belki gezegen gözlemi yapılan bilmemkaç x teleskoplarla yuvarlaklığı hissedebielceğimiz kadar uzağı görebiliyoruzdur, o konumuz değil. ilkokul kitabından bahsediyoruz. yoksa dünyanın yuvarlak olduğunu ben de biliyorum.

Kabaca konusuyorum insan gozu 5km uzagi gorebilir, o uzaklikta da egim 3 metre asagi etki etmis oluyor.

Tepeden bakarsaniz cok daha uzagi gorebilirsiniz. Cehennemin dibi biriminize gore o kadar tepeden bakiyorsunuzdur.

düğmesine basınca uzayan tasmalardan al dene bakalım ama kaçacağını sanmıyorum. hele yaşlıysa çok merakı ve enerjisi de yoktur yanınızdan pek ayrılmaz.

o tasmalardan var zaten bizde, onu sonuna kadar çekiyor bırakınca. birkaç kez tasmasını açtığımda da uzaklaştı epey, gerçi kaçma çabası değildi sağı solu koklamak için gitti de, gitti yine de işte.

köpekler salınca kaçıyor. teyitli bilgi. bu şekilde 4 köpek kaybettik. inşallah dışarıda iyilerdir ya da iyi birileri onlarla ilgileniyordur.

e ama insanalrın köpekleri kaçmıyor? geçende arkadaşıma sordum nasıl bırakıyosun sen itini korkmadan diye, onunki baya gözden ayboluyo gidiyo bir de "yarım saat dolaşıp geliyo yeaağ" dedi bana.

Tasmasını açmayın, diğer köpeklerle kavga edebilir, onları yaralayabilir. (her nekadar zararsız bir köpek olsa bile. Kızgınlık dönemlerinde beklenmeyen davranışlar sergileyebiliyorlar.)
İnsanları da korkutabilir. kamuya açık alanlarda tasmayla gezdirin.

Not: ben de bir köpek sahibiyim. benimki ufak cins ve zararsız olmasına rağmen, diğer insanları korkutup onların özgürlüklerini kısıtlamamak için tasmalı gezdiriyorum.
Ayrıca Allah korusun çocuğun biri köpeğinden korkup kaçmak için caddeye fırlasa ve araba çarpsa? Bunlar olmuş şeyler, hepimiz gördük.
Lütden biraz duyarlılık ve düşünce.

valla ben parka girdiğimiz an tasmasını açıyorum, koklaya koklaya dolanıyor o. baktım yabancı sokak köpekleri geliyor anca o zaman takıyorum tasmasını. çocukların yanına filan gidince de ''ben gittim'' diyorum, dönüp bana geliyor zaten. ben o sırada ya yürüyüşümü-koşumu yapıyor oluyorum, ya da oturup bir banka bir yandan kitap okurken yan gözle onu izliyorum. 3 yıldır da bu şekilde geziyoruz kendisiyle, bugüne kadar hiçbir terslik yaşamadım. Beni göremeyince aranıyor ve peşine buluyor, en kötü baktım eve giden yola girmeye niyetlenmiş sesleniyorum geliyor yanıma. Parkta denk geldiğim hiçbir köpekte de kaçma girişimi yok. Onlar dolanıyor, oynuyor birlikte biz sahipler muhabbet ediyoruz.

edit: köpeklerin biraz kendine güvenmesi gerektiğini ve özgür kalmaları(siz onları kontrol ederken) gerektiğine inanıyorum. olur da kaybolursa evi veya sizi bulabilmeli, tasmayla bunun nereye kadar mümkün olacağından şüpheliyim. ama siz köpeğinizi daha iyi tanırsınız.

tasmasını çıkartıp yanında yürüyün parkta, yaş itibariyle koşup uzaklaşacağını sanmam. en azından hayvana güven gelir

İlk sahibi olmadığınızı anlıyorum ve yaşlı bir kopek. Bu sebeple ailesine geri donmek isteyecektir. Muhtemelen gider.

@innerbliss köpek dediğimiz hayvanın serbest koşu yapmaya ihtiyacı var, king charlesı bilemeyeceğim ama 40 kiloluk bir labradoru tasmayla tintin yürüterek enerji atmasını sağlayamazsınız. köpeklerin tutsak gibi yaşatılmasına da ben karşıyım. ne zaman ki köpekler için birkaç dönümlük özel yeşil alan yaparlar o zaman ben de köpeğimin tasmasını insanların olduğu alanda açmam. şu anki haliyle parklar en az çocuklar kadar köpeklere de ait. gelgelelim parklarda onca sokak köpeği varken benim yaşlı ve uysal köpeğim hangi çocuğa nasıl zarar verebilir? ne hikmetse serbest kalan köpekler sadece türkiyede çocukların ölmesine sebep oluyor. köpek besleyen bir insanın böyle düşünmesi beni üzdü gerçekten.

@kaymaktutmayansicaksut sana tamamen katılıyorum ama giderse diye çok korkuyorum ve evi bulamayacağı kadar uzakta parklar bize, çoğu kez yürüyerek değil arabayla gidiyoruz. bir de komut dinlemede sıkıntısı var arkadaşın. heyecanlanınca gel desem de gelmiyor yanıma.

@i need dolar köpek beslemeye yeni başladım çok iyi bilemeyeceğim ama kedilerde bile terk edildikten sonra onları sahiplenen insana karşı belirgin bir sadakat varken köpeğin kendisini yem gibi ormandaki köpeklerin arasına atıp neredeyse ölmesine sebebiyet verecek olan eski sahiplerini arayacağını pek zannetmiyorum.

gpsli tasmalardan alabilirsin bu durum icin

Enerjisini atmasini istiyorsaniz tenis topunu atip getirtebilirsiniz defalarca, bikmaz heralde. Yasli diyorsunuz, belki gunde bir saat yuruyus enerjisini atmasina yardim eder aslinda. Tasmasiz birakmaniz taraftari degilim, dort ay bana kalirsa kisa bir sure birbirinizi tanimak icin.
Kisir degilse, baska kopegin pesine gidebilir.
Havai fisek sesinden korkuyorsa benzer seslerde korkup kacabilir.
Birisi calabilir.

Ihtimalleri sayarim ama her birine binde bir ihtimal diyebilirsiniz. Ama ben de bin tane ihtimal sayabilirim.

Eger yine de guvenli bir yer bulursaniz, ve serbest kalsin istiyorsaniz, once komutlarinizi dinledigine emin olun.

Egitim notlarimdan bazilari;
Egitim icin uzun 15 metrelik iplerden kullanin (ornek www.zooplus.ch)

1.
Birlikte yuruyorsunuz, siz aniden 'ok bye' (ya da baska belirli bir kelime) diyip yon degistirip kosmaya basliyorsunuz. o da yon degistirip yaniniza gelirse, sevincle mukafatlandirin. mamaya gerek yok burda.

2. 'gel' komutunun disinda baska bir komutunuz daha olsun. onun odulu daha lezzetli olsun.

3. acil bir durumda durmasi icin baska bir kelime icat edin ama bu kelime cok onemli o yuzden her zaman kullanmayin ama kullandiginizda ciddi oldugunuzu bilsin. ben 'stop' diyorum. bunu da ogretmenin yolu, yine beraber yururken aniden 'stop' diyip sirtindan kavrayip beraber durmak.

4. hicbir komutu 3 kereden fazla kullanmayin. 3.de hala dinlemiyorsa, siz yaptirin.

yanınızda onun sevdiği bir mama,salam vs. bulundurun uzaklasınca mamasını gösterin gelecektir.zaten bir zaman sonra da alışır bir gel komutuna bakar.

6 yıldır rus finosu cinsi köpeğim var. ilk yıllarda salmaya hiç cesaret edemedim çok enerjik ve yerinde duramayan bir köpek olduğu için. o zamanlar uzayan tasmayla gezdiriyordum fırlayıp gitmeye çalışıyordu. bir kaç yıl sonra eve yaklaşınca tasmayı çıkarmaya başladım (eve bir iki blok kala) koşup hemen kapının dibine gidip beni beklediğini fark ettim. ama hala hareketli olduğundan ve parkta kedi köpek bulunduğundan pek salamıyordum korkuyordum peşlerine takılır gider diye. geçen sene cesaret edip bir kere saldım baktım yanımdan ayrılmıyor git gez kızım diyorum gitmiyor. ben adım attıkça adım atıyor uzaklaşsa bile seslenince geri geliyor. yıllarla ve size olan bağlılığı ile alakalı diye düşünüyorum ben bu durumu. şimdi kızımla gayet yan yana parkta tasmasız yürüyüş yapabiliyoruz hiç kaçmaya girişmedi. sizin köpeğiniz de yaşlıysa kaçmaya girşeceğini sanmıyorum ama risk alamamakta fayda var çünkü 4 ay kısa bir süre. gözlemleyerek ufak ufak tasmasını çıkarmaya başlayabilirsin ama gözünü bir an üstünden ayırma ben öyle öyle alıştırdım çünkü. dene güvenli bir yerde çağırdığında geri gelmezse hemen tak tasmasını.

genelde oteller açık provizyon yapıyor, bir de araba kiralama şirketleri. son dönemde böyle bir şey oldu mu? olduysa ve ödeme tamamlandıysa bankayı arayın.

hemen kovacaklarını sanmam. gelmek istemiyorsan kafa tutar gibi yapmak yerine önceden planladıgım bir programım vardı, çalışacağımızı tahmin etmemiştim, iptal edemem diyebilirsin. yerler mi yemezler mi bilmem ama kovmazlar en azından.

pratikte dafuq.

teoride, o gün çalışmanızı istemişler ise, mesai ücretinizi almak kaydıyla çalışmak zorundasınız. fakat 1 gün işe gitmediniz diye işten atamazlar. eksisozluk.com

Bir gün ise gitmedi diye hem de bu pazar günü oluyor arkadasim dun isten atildi.

herseyi birakip gitmek istiyorum

bu yapılan, iş kanununa aykırı bildiğim kadarıyla. arkadaşınızın işe iade davası açması yerinde olabilir (asıl amaç işe iade değil tazminat almak tabii ki).
bir avukat ile görüşmesinde fayda var.


duyulmasi gerektigi kadar

emin olun, işçinin imzaladığı iş sözleşmesinde bununla ilgili bir madde vardır. :)

Mazeret belirtmedim, ve gelmeyeceğimi söyledim.
Tabi bu iş yerinizle olan ilişkilerinize de bağlı. Gerçekten son aşamasına gelmiş bir proje olabilir, kritik bir durumda düzgün bir şekilde isternirse, tail günü de gidilir sabaha kadar da çalışılır. Keyfi gibi geliyorsa gitmem.

Zaten işinden memnun olmadigi için sorun yapmadi ama çok sasirdik boyle bir duruma @nereye bu gidis

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı alo 170 ihbar hattı
başkasına arat. çalıştırıyorlarmış ama mesai vermeyeecklermiş gibi gibi arkadaşımdan duydum desin arasın.

dilekce ver, veremiyorsa da dilekce'ye cevap ile veremiyoruz desin. sonrasina bakariz.

Sistemsel bir yol yok bu konuda. Bir tuşa basıp böyle bir kağıt çıkaramıyorlar. Sana gerekli araştırmaları yapıp antetli kağıda hesap şu tarihte kapatılmıştır yazıp bir kağıt verebilir. ancak bunun içinde yüklü para ister çünkü mevcut iş yoğunluğu arasında keyfi bir taleptir. çalışanın bankaya bunun hesabını vermesi lazım ki o da parayla olur ;)

Hesap özetini iste, son hesap hareketlerini gösteren. orada son işlem "hesap kapama" yazar.
Sonra bu hesap özetini resmi kuruma vereceğini, hesap özetinin kaşeli ve imzalı olması gerektiğini söyle.
kaşe imza sebebiyle para isteyebilirler. işbank'ta 5,25(vergi dahil) idi.
bence geçerli olma ihtimali var. dene bakalım!

Dilekçe kesin çözüm ancak oradaki memurlar için zor bir durum. Dilekçeyi resmi olarak kabul etmeleri istenmez. almamak için çabalarlar. üzme canını, kolayından bir alternatif bul. eğer hala uzatıyorlarsa ver dilekçeyi kayıt numarası al ve cevap bekle.

bazı bankalar böyle belgeler veriyor. müşteri hizmetlerini arayıp şansınızı denemenizde fayda var.

Dilekce kiri, pasi siker atar, hele sen hesap dokumunu istediginde senden para aliyorsa banka, direkt dilekce ile ucretsiz verilmesini iste, vermiyorlarsa ayni sekilde dilekceye cevap ile vermesinler. Sonra dooogru mahkemeye, senin bilgilerini sana parayla satamazlar. Bunu farkeden sube muduru elinde hesap dokumunle tipis tipis gelecektir. :)

evet mümkün tabi ki, ben de öyle yapıyorum hep. ama telefonla müşteri temsilcisine bağlanmanız gerekiyor bunun için.
daha doğrusu o yatırdığınız ödeme, kredi kartına artı para olarak geçer. hesap kesiminde de otomatikman düşülür. ama birkaç alışveriş yaptıysanız arasından seçip ödeyemezsiniz. toplamdan düşülür o mebla.
ama bu işlemininiz hesap hareketlerinde de, faturada da görülür, (eğer gizli bir alışveriş yapıyorsanız diye dedim)

mümkündür ama hesap kesimden sonra çıkan tutarın asgarisini de ödemek zorundasınız son ödeme gününe kadar.

Senden bekliyordur sen at

@mutlusismankedi +1

atıyorum o zaman sıkı tutunun.

at :)

veri tabanı , yazılım , programlama işlerinde ve meslek grupları tarafından kullanılır. Bunlar birer yazılım dili ;
SQL veri tanımlama deyimlerinden başlıcaları şunlardır:

CREATE TABLE tablo_adı
Yeni bir tablo oluşturmak için kullanılır.

CREATE TABLE tabloilceler (
ilceNo mediumint(8) unsigned DEFAULT '0' NOT NULL,
ilce varchar(30) NOT NULL,
postakodu varchar(5),
ilceTel char(3),
plakaKodu char(2) NOT NULL
)

ALTER TABLE tablo_adı
Yeni bir sütun eklemek, sütunun tipini veya uzunluğunu değiştirmek vb. yapısal değişiklikler yapılması için kullanılır.
DROP TABLE tablo_adı
Tabloyu fiziksel olarak siler
TRUNCATE TABLE tablo_adı
Tablodaki tüm verileri siler (tablo yapısı kalır)
CREATE VIEW görüş_adı
Görüntü oluşturmak için kullanılır
DROP VIEW görüş_adı
Görüntüyü siler
CREATE INDEX indeks_adı
Tablonun (en azından bir) sütun adı üzerinde indeks oluşturmak için kullanılır
DROP INDEX indeks_adı
Oluşturulan indeksleri veri tabanından kaldırmak için kullanılır

(Vikipedi den alıntı yapıldı)

sql için, excel'in gelişmişi diyebiliriz. birçok excel tablosunda veriler olduğunu düşünün. ve bu verilerin çeşitli unique değerlerle birbirine bağlandığını farz edin. bu verilerin tamamından istediğiniz kadar karışık sorgulama yapıp sonuçları getirmeye yarıyor.

mysql farkını bilmiyorum.

Is analisti ve analistler , raporcular , crm ekipleri de kullanir.

Bu diller dataya ulasmak ve mass data icerisinden ihtiyacin olan kumeyi elde etmekte kullanirsin ornegin..

Bu datalardan da istenilen analizi raporu vb seyi olusturursun..

tamamen bilisim cahili olarak bir ilac firmasinda crm sorumlusu olarak satis ve pazarlama departmaninda es kaza calismaya baslamistim 5.5 sene evvel. ne yapiyordum anlatayim sen de ona gore gorursun, kafalarimiz ayni cahillikteydi emin olabilirsin basladigimda (yalnizca SQL adini duymustum, ne ise yaradigini bilmezdim).

**

mesela ulusal satis mudurleri ya da bolge mudurleri benden satis raporu cekmemi istiyordu database'den, ben de kisa surede ogrendigim komutlarla binlerce tablo arasindan istenen istatistikleri cekiyor, duzenliyor, gerekirse grafiklestirip sunuyordum.

simdi bir havuzumuz var, bu havuzda bir suru bilgi var;

- sales rep. in adi
- ziyaret ettigi doktorun adi
- doktorun calistigi kurumun adi (hastanei poliklinik falan)
- doktorun uzmanligi
- doktora birakilan promosyon urunler
- sales rep. in calistigi ilacin adi
- hastanenin oldugu sehir
- hastanenin oldugu sehirde bulundugu bolge adi ve bolge kodu

ve daha bir suru zart zurt.

iste tum bu bilgiler bir excel sutunu seklinde girilmis (her bir sutuna her bir bilgi girilmis diye dusun; 1.sutun sales rep adi, 2. sutun kurumlarin adi vs) diye dusunebilirsin ve hepsi birbirine bagli, bu sekilde database'de bulunuyorlar.

ben de istedigim bilgileri select*from TABLO ADI gibi bir kodla cekiyordum.

orn: belli bir tarihte, belli bir bolgedeki, icinde kardiyoloji bolumu olan kurumlari ziyaret eden sales rep. leri ve bunlarin hangi doktorlari gordugunu, bu doktorlara hangi urunleri biraktigini gormek istiyorum diyordu satis muduru. ben de iste database'den bu bilgileri cekip excel'e aktariyordum, gerekirse orada ayrica grafiklestirip sunuyordum. bu satis mudurleri de bu raporlarla artistlik yaparak ayda 15 bin lirayi cebe indiriyordu 2009'da.

sql'i bütün dünya kullanır.

elindeki akıllı telefonlardaki app'lerdeki uygulamaların altyapısında sql temelli veritabanları bulunur. uygulama bu veritabanı ile sql aracılığıyla konuşur.

bankaların veri tabanları da genelde oracle fln olur. ana bankacılık uygulamaları, raporlama birimleri vb hepsi sql kullanır.

sql candır ya.

abim sosyal hizmetlerde çalıştı uzun bi süre. çocukların, oyuncak dahil tüm ihtiyaçları karşılanıyormuş. bonibon falan alabilmeleri için harçlık da veriyorlarmış. dolayısıyla bu tür hediyelerden ziyade, böyle varsa normalde bulamayacakları ya da hatıra değeri olabilecek enteresan şeyler götürebilirsiniz. değilse sadece ziyaret etseniz de olur.

birkaç yıl önce izmir'de bir dernek böyle bir organizasyon yapmıştı lösemili çocuklar için.gitmeden çocuklara yanında kalanlar aracılığıyla istedikleri bir şeyi (oyuncak,forma,top,kitap vb) kağıda yazıp vermeleri söylenmişti.daha sonra mümkün olduğunca o yazılanlara göre hediyeler alınmıştı.hediye isteğini soran kişinin çocuğun yakın hissettiği birisi olması önemli.

ev yapımı kurabiye, oyuncak ve çizgi roman götürürdüm.

ışıklı ayakkabı ve bebek montu götürdüm. cevap gelmeden çıkma durumunda kaldım, herkese teşekkürler.

Konuşuyorum ben. Zaten hali hazırda fişlenmişimdir ve telefon içi/dışı konuşurken argo kullansam da hakaret, küfür, vb. kullanmam kolay kolay. Çekinecek çok bir şeyim yok o yüzden.

konuşurum, hiç sansür yapmam. küfürlü konuşmam zaten.

yeah, küfür de ederim.

Konuşurum, hatta parti isimleri bile veririm direk. Ki takip edilen, dinlenen belirli telefonlar mevcuttur. "Beni de dinliyorsanız hepinizin Allah belasını versin" diyerek kapatırım telefonu.

grange ve dan brown kitapları hep böyledir.

(bkz: yaşlı adam ve bürokratlar)
romanya

(bkz: kırmızı pelerinli kent)
brezilya

nasıl başka ülkede geçicek, türü ne belirsiz olmuş?

mısır'da geçen kitaplar okumak istiyorsan necip mahfuz
peru, mario vargas llosa

gibi mi?

Hadi bu da bugün cevap vereceğim son kitap duyurusu olsun.

Popüler kültür romanlarından Dan Brown'ı ele alabilirsin. Paris ve Roma'da geçen kitapları var. Şehri bir hayli detaylı tanıtıyor. Melekler ve Şeytanlar - Da Vinci Şifresi.

18. yüzyıl Fransasının arka sokakları Koku - Patrick Süskind'de iyi tanıtılmış bence. Tabii şehir ağırlıklı bir roman değil, sadece dekor iyi tanımlanmış diyorum.

Öte yandan fantazya seviyorsan Neil Gaiman - Yok Yer'e bir göz at derim. Londra'yı hiçbir insan bu şekilde düşünmemiştir. (Kitap kapağında da Big Ben var, çok güzel!)

Kinyas ve Kayra'da Liberya, Ankara ve Güney Amerika'da bir şehir detaylı anlatılıyor; ama karakter çözümlemeleri daha ağır. Yazar Hakan Günday.

iki şehrin hikayesi, dickens, paris ve londra
insanlık durumu, malraux, çin

bir de st.petersburg - andrey beliy

@sayns belirtmediğime göre farketmez diyorum aynen öyle.

ernest hemingway - afrikanın yeşi tepeleri

1. dünya savaşı sonrası, afrikada safariye çıkan hemingway baba, dünyanın geleceği ve insanlık namına bişeyler anlatıyor.

jules verne- 80 günde devri alem

guatemala'da hafta tatili - asturias

bir de gecenlerde su kadinin sitesine rastlamistim:
ayearofreadingtheworld.com
kadin bir sene boyunca her ulkeden bir yazar okumayi hedeflemis. burada da aldigi oneriler bulunuyor. gerci her yazarin yazdigi sey o ulkede gecmiyor tabii (ornegin turkce'den elif safak'i okumustu yanlis hatirlamiyorsam) ama belki isinize yarar.

ernest hemingway - çanlar kimin için çalıyor
ispanya'nın dağlarında ormanlarında(genelde) geçiyor. iç savaş romanı.

Limon Agaci - Sandy Tolan

Türkçe ismi kiraz çiçekleri idi galiba. İkinci ismi de Kyoto ama literaturde bu ismi kullanılmıyor hiç nedense. Kyoto'da geçiyor. Yazarı, Yasunari Kawabata. (Kitap kurdu değilim)

Murakami romanları, özellikle Zemberekkuşunun Güncesi - Japonya
Voltaire - Candide birçok ülkede geçiyor, olan ve olmayan ülkeler ve İstanbul da dahil ama masalsı biraz.

khaled hosseini kitapları çoğunlukla afganistan'da geçer.

Umut Tarlaları - Jose Saramago

bostanci'da olmustu o olay, adamlar televizyondan polislerin ne yaptiklarina bakiyorlardi.

hucre evine baskin duzenlerken olmustu diye hatirliyorum.

üsttekiyse hatırladığın:
(bkz: 27 nisan 2009 bostancı çatışması)
(bkz: semih balaban)

Birçok filmde de konu edilir bu muhabbet. Bi nevi medya eleştirisi. Yonetmen burada medyanın aktüel hayata mudahilligine selam söylemiş stayla.

beykoz hizbullah baskınında herifler haram diye izlemiyormuş tv izleseler di o camın altından ateş etmeye çalışan polis meftaydı.

İlk başta getir götür işleri olur. Zaten o parayla tecrübe istemezler, ayıptır. Orada çalıştıkça da gerekli şeyleri öğrenirsin.

Hiçbir şey bilmek gerekmez. İş de kolay öğrenilen bir iştir.

Yazın iyi olmaz o kadar polyester sanki

Almayın, kokar polyesterli gömlek.

gündelik kullanım için pek iyi değil ama düğün falan derse arada giyeri diye o olabilir sanki

İşte giymek için bakıyordum. Hepsini çıkardım sepetten :) Teşekkürler

kaç kaç kaç... polyesterden kaçının. altınyıldız'ın da kumaşı vs. kalitelidir. ceket, pantolon olsun vs. kumaşı tutsun diye araya polyester atar ama o kadar çok da değil.

alabildiğiniz kadar %100'e yakın pamuk alın.

Yakar adamı. Polyester dediğin naylon. O yüzden o kadar ucuz. Her zaman pamuklu Kumaş tercih edin.

polyester terletir. fiyatlarda o yüzden uygun zaten. Daha fazla para ver %100 pamuk al pişman olma

Yazın yanarsın
Kışın üşürsün

Polyester öyle bir şey işte

Senkronizasyon açık mıdır acaba ?

senkronizasyon açıktır ve her 5 dakikada bir diye ayarlıdır. o da yetmez gibi elle sürekli senkronize edip duruyorum.

iş mailinizin şifresini değiştirdiyseniz ya da şifre değiştirme zamanı gelmiş ve henüz iş yerinden girmemişseniz de bu sorun yaşanıyor.

orjinal kozmosun ilk bölümünde var. teorik olarak tabiki, daha kendi güneş sistemimizden çıkamadık ki karadeliğe ulaşıp tatbiğini yapalım.

eksisozluk.com

kara deliğin kütlesi ve sahip olduğu kütle çekim enerjisi bunda etkilidir.
biraz karmaşık bir konu ama en basit haliyle şöyle diyebiliriz; boyutları büyük kara deliklerin çekim kuvvetleri küçük kara deliklere göre daha azdır. büyük kütleli kara deliklerin yakınlarında kütle çekim enerjisi düşük olduğundan zamanın yavaşlaması, maddenin veya ışığın bükülmesi vs. durumlar daha bir ihtimal dahilinde oluyor.
fakat tabi bunlar hep teori.

en azindan benzeri yasandi. karadelik degil ama uzaydaki astronotlar bize gore daha gec yaslaniyor. karadelik etrafinda da zaman yavaslar. hatta kara delige girersen zaman durur. biz senin goruntunu sabit olarak goruruz. tabi bu bize gore. oradaki fizik kurallari farkli isliyor olabilir. yani sen aslinda durmuyo olursun ve hayatina devam edersin. tabiki ongorulere gore karadeligin icinden sag cikamayiz. en azindan bizim bildigimiz anlamda olamayiz.

antik.eksisozluk.com

ikisi çok farklı bölümler. ekonomi mi işletmemi, ya da sosyoloji mi psikoloji mi diye sorsan anlayacağım da...

ben olsam psikoloji okurdum.

seçenekler arasından
üniv seçmem gerekse boğaziçi
bölüm seçmem gerekse psikoloji

senin ne istediğin önemli, oralardan mezun insanlarla konuş ya da internetten hayatlarını oku cv'lerine bak.. hangisi hoşuna gidiyorsa..

aaah, ah. psikoloji tabii. ama türkçe matematikle olmadı, olamadı.

hem boğaziçi hem odtü psikoloji mezunu tanıdığım var. boğaziçili fulbright kazandı, amerika'da doktorada şuan. 2 seneye döner.
odtü'lünün yaşı biraz daha var, hollanda'da yaşadı 8 sene psikolog olarak(üni. bünyesinde de hocaydı) sonra döndü, şu an istanbul'da bir üni.de eğitim görevlisi

tabii ki işletme, dediğin okullardan birinden mezun olduğunda çok rahat iş bulursun.

İşletme seçerdim ben olsam, iş imkanı çok çok daha geniş

iş bulayım, para kazanayım dersen işletme. ayrıca odtü işletme çok şenlikli olur paso parti, full makyajlı kızlar filan :) benim birinci tercihim boğaziçi işletme olurdu

2. soruya cevap: 10 bin ve 20 bin için "faiz oranları aynı ise" iki ayrı bankada da olsa aynı faizi getirir. fakat hesap işletim ücreti vs sebebiyle ek maliyet çıkabilir.

8.000 tl şu anda enpara'da %11.45 faiz oranından, ay sonunda net 68,26 tl getirir.
diğer bankaların faiz oranlarına bakmadım.

ikinci soru için, iki ayrı bankanın faiz oranları aynı ise, ayrı ayrı da dursa, bir arada da dursa, toplam faiz geliri aynı olacaktır.

verdiği faiz oranını bi sene gibi düşünüp 360a bölüp vade sayısı kadar günle çarparak verecekleri faizi bulabilirsin.

yada hiç uğraşma direk hesapla sitesinden.

www.finansbank.enpara.com

yaş kaç tam olarak? bazı kurumlarda sınır var o yüzden soruyorum.

29 hocam

reklamcı ol reklamcı.

@olivia ofrenda reklamcı derken ?

bence kpss'ye ağırlık verin, a grubu b grubu mu diyorlar, o işlere bakın. bizden geçti bari sizden geçmesin.

29 yaşında bankalarda işe başlayan arkadaşlarım var eğer düşünürsen.

@sormayın bana sen o musun diye memnun mu peki arkadaşların ?

@romayı kurtaran itfaiyeci

memnun olan da var olmayan da var
ama bi yerden başlamak lazım diye düşünüp başladılar.
sonuçta bankada kariyer yapmak istiyorsan bi yerden başlaman lazım
2 yıl kadar dişini sıkarsan yavaş yavaş farklı bankalara yükselerek geçebilirsin.

bankacı ol hacı. sen rahat dayanabilirsin o yaşta. gençler dayanamıyor sıkıcılığa rutinliğe.. sen dayanırsın..

bazı bankalarda müfettişlik sınavları vs için yaş sınırı 27-28 diye biliyorum. bankacılıkta başlanacak en iyi konumdur bence. ancak devlet bankalarının sınırı daha yüksek, o yüzden bankacılık için geç değil.

memuriyette yaş sınır kalktı. kpss a'ya yüklenirsen, bir de ingilizcen de iyiyse, bakanlıklarda uzman yardımcılığı uzmanlık olabilir. maaşları da gayet tatmin edici. ciddi ciddi hazırlanmak gerekiyor ama çok da kolay değil girmek. mülakat aşamasında da torpil dönebilir.

onun dışında yabancı firmaların ülke içindeki temsilci firmalarında sıfırdan başlanabilir. organizasyon, marka yönetimi vs. staj iş deneyimi varsa öncesinde belirli bir alanda, oradan devam edilebilir.

kpss en iyi seçenek.

kpss diyorum ben de. dişini sıkarsan vergi müfettişi bile olabilirsin.

limon kabuğu koyabilirsin, kahve dökebilirsin. ikisini söylerler hep.

gaz yağı geçici çözüm sağlar.

Bence yaz da geliyor diye şimdilik kurtulsanız da sonra yeniden karşılaşabilirsiniz. Uzun vadeli kesin çözüm için karınca yemi koyun kritik yerlere.

Süpürgeye çekebilirsiniz hepsini ama süpürge torbasını heömen boşalt dışarı da. Sonra da evde güzel bir temizlik yap.

öldürmen lazım da günah işte.
ben en son dayanamayıp karınca zehri almıştım. ertesi gün yüzlercesini ölü halde buldum. o günden sonra karınca sorunu bitti. ama üzüldüm bari içeride bir yerde ölselerdi. hepsi neden dışarı çıkıp öldü anlamadım.

çamaşır suyuyla sil her yeri. akabinde karınca yemi.
bir de mutfakta fayans derzlerinde ya da süpürgeliklerde falan açık varsa oralara da çamaşır suyu dök. o boşlukları doldurmak da önemli.

limon falan işe yarıyor ama geçici olarak. bir de limona yapışıp ölenleri de temizlemen gerekiyor, iğrenç. pandispanyanın da dediği gibi yaz geldiği için karıncalar hiç gitmeyecektir. takip edip, çıktıkları yerin önüne toz halinde böcek ilacı dökersen gelmezler tekrar.

yerde kırıntı ya da yemek artığı varsa geliyorlar. iyi bir temizlik sonrasında sürekli de temiz tutlursa kendiliğinden gidiyorlar yiyecek bir şey bulamayınca. ne yapsın onlar da ekmeğinin peşinde.

hii çok korkunç. evi ilaçlat bence. lavabolara naftalin koy. gıda maddesi olmayan yerlerine raid sık. süpürgeyle iyice temizleyip yuvalarını falan bul yok et. sonra da güneşlendir ve havalandır. ayrıca burn it with fire :(

k-othrine böcek ilacını al karıncaların çıktığını gördüğün ve eve girebilecekleri yerlere sık kesin çözüm.

yahu bir sürü insan temizle, çamaşır suyu dök falan demiş de, karıncanın gelmesinin temizlikle pislikle, hele ki gıda kırıntısıyla hiç alakası yok. biz banyo kuvetinde ekmek mi yedik de etrafını karıncalar bastı? öğrenci evine rağmen haftada 2 kez çamaşır suyuyla temizlenen bir banyoydu hem de.

dediğim gibi, temizlikle ilgili olmayıp, göç yollarına, çıktıkları deliklere toz böcek ilaçlarından dökünce geri gelmiyorlar. bir süre sonra ilacı temizlesen dahi onlar zaten çoktaaan yollarını duvarların içinde başka yerlerden değiştirmiş oluyor.

edit: bu zehir onları öldürmüyor, kokusundan mıdır nedir, hayvanlar bunu anlayıp yön değiştiriyorlar. ölüsüyle falan da uğraşmıyorsun yani. ve hatırladığım kadarıyla bizim kullandığımız elma bahçelerinde kullanılan bir zehirdi. eğirdir elması rulez.

direk ilacini alabilirsin. icinde zehirli seker olan kucuk kutucuklar satiliyor, raid'in falan da var, git onlardan al, direk icine girip yemegi yuvalarina goturuyorlar ve oluyorlar. yazik ama napabiliriz.

paint olmaz mı?

o alani gectim neredeyse komple hic is tecrubesi olmayan bir tanidik 40 kusur yasinda girdi. ha bir kac ay sonra birakti o ayri. tecrubesi yoktu ama yurtdisindan o isle ilgili bir diplomasi vardi.. onu da yeni almisti on kusur sene sonra

edit: boyle yazdim da yani imkansiz degil demek icin yazdim. bayagi sorun yasamisti yasindan dolayi ama buldu eninde sonunda. ne kadar istediginizle ilgili bence. cok daha sonra yapan da var.

zordur. kendimden biliyorum. ancak sizi tanıyan, bilen biri olursa, "bu işi kotarır" diye düşünürse işe alır. ama tabii bu benim vakam. sizin için geçerli olmayabilir. biraz da kısmet meselesi bunlar.

aynen, havale şeklinde yapılıyor. (başka banka ise eft)

olur da, açıklaması olması lazım.

1. personel ise, sadece maaş veya avans diye verilebilir.
2. şirket ortağıysa, şirketin borç ödemesi veya kar dağıtımı olarak gösterilir.

bu formatlara sokulamıyorsa, sıkıntı olur. özellikle yüklü miktar geçilmesi sıkıntı yaratır, resmi muhasebede gösterilmek zorunda o işlem ve açıklaması da tutarlı olmalı.

300-500 TL bir şey olmaz. 300-500 bin pek olmaz (açıktan nakten verilir o tür meblağlar)

(şirketin şahıs firması olmadığını varsaydım. THP kullanılan bir şirket değilse, ko kötüne...)

(edit: şirket hesabı diye şahsi maaş hesabına diyorsanız yuh. şirkete ait banka hesabı anlaşılır "şirket hesabı" kelimelerinden)

maaş ödemesi dışında bir aktarımsa pek hoş karşılanmaz. açıklama olması lazım "şuna istinaden" diye ve o şeyin belgesi (faturası) gerekir. ha muhasebeci bir şekilde halleder ama büyük ihtimalle "bundan sonra yapmamaya özen gösterelim, parayı internetten aktarmayın elden çekin" der.

sonuçta devletlerin şirketlere ortak olduğu gerçeği var. ortağın da maaşın harici aktardığın her paranın hesabını soruyor/sorabiliyor.

halleder amk. şirket sahibi her haltı yer, cezayı sokmasınlar diye muhasebeci halleder bunları hep. siz kafaya takmayın. muhasebeci nasıl film etsem diye saçlarını döker, siz istediğiniz yere para yollarsınız açıktan.

Hostel söylendi mi?

hmm kaliteli derken, (bkz: Braindead ) önersek Peter Jackson'un ikinci filmi?

@rodriguez2 kaliteli derken günümüz filmi olsun işte

cannibal holocaust. 80 yapimi diye onyargiyla bakma derim.

the human centipede olur mu?

kesinlikle ex-drummer

kaliteliden kastın ne bilmiyorum ama mosquera'nın önerisi için +1'imi yerleştiriyorum.

www.imdb.com
www.imdb.com

caddeden devam edip tepeüstü mevkisine varınca çevreyolu falan tabelalar göreceksiniz. onlar yönlendirir.

Edit: Toplu taşıma ile
Edit2: Şuradan www.google.com'16.7%22N+29%C2%B007'00.3%22E/@41.021299,29.116757,15z/data=!3m1!4b1!4m2!3m1!1s0x0:0x0

toplu taşıma ile 19d ve 10 nolu otobüsler oradan geçiyor mu sorun, onlar bostancı köprüsünden geçip bostancı istasyonun oraya gidiyor.

ya da oradan alemdağ caddesine geçin, ziverbeyden geçen 14es ve buna benzer bikaç otobüs var, onlarla göztepe e-5'e gidin. oradan da mavi başlılarla ya da otobüslerle maltepe'ye gidersiniz.

pushing daisies

(bkz: pushing daisies)

arçelik'in sunduğu pushing daisies

pushing daisies. denk geldiğimde hep izlerdim ama hiç takip etmedim. naif bi diziydi.

pushing daisies olabilir sanki emin değilim, yada pushing daisies de olabilir.

avea

Pushing Daisies olabilir ama bilemedim şimdi. Bir bilen gelip açıklamalı.

@ete, öldüm artık vurma :D

ne kadar muhkem olursa olsun filtrenin savunmasını aşan tortular olacaktır mutlaka. zaten kahve de onlarla güzel.

Olur ama miktar önemli. kahveyi paket kahve mi kullanıyorsunuz? kendiniz mi çekiyorsunuz?

wallcan'ın sorusu da önemli. french press için nispeten kalın çekilmesi gerekiyor kahvenin. ama yine de tortu oluyor tabii.

metal suzgec cok kalinsa aradan tortu gecmesi normal. kahveyi daha kalin cektirmeyi deneyin.

bodumun presslerindeki metal süzgeçler diğer ortalama presslere göre daha iyi benim gözlemim tabi bu

alırken french press için olduğunu söyleyerek çektiriyorum.

o toz çekenden kaynaklı.
birde sevmiyorsan press aramak yerine filtre alabilirsin.

evde filtre var zaten ama iş yerinde french press kullanıyorum. sabah evde yapıp termosla işe getirsem diye düşündüm ama öğlene kadar sıcak tutacak termos bulabilir miyim bilemedim.

çeken makina kaliteli değilse, hafif toz bırakabilir. En iyi makina nerde dersen bilmiyorum onu :)

iş yerine touchme diye dandik bir markanın 50tl'ye filtre kahve makinesini aldım, ufacık bişey. prize yakın bir dolabın içinde duruyor. yer bulabilirseniz tavsiye ederim, french presste yapınca istediğim sıcaklığın altında oluyor.

Bodum da aynı, siyah tortuların çokluğundan ben de muzdaribim.

svu

orijinali.

svu benim de.

düzü iyiydi ama svu da fena değildi.

Kadıköy Gebzeci için uzak değil mi? Ulaşım nasıl olabilir ki ?

kozyatağı, bostancı civarı. gebze-harem dolmuşları e-5 ten geçer. yine o noktalardan levent civarına direkt otobüsler mevcut.

Öncelikle, e-5'e yakın olmalı ki gebze'ye vesaitle kolay gidebilsin. Kozyatağı-bostanci-kucukyali-maltepe-kartal.

mühendis iktisat birlikteliği mi

Tam olarak değil (:

aşağı yukarı biz de aynı şekildeyiz. ben de 4 levent tarafında çalışıyorum eşim gebzede ve maltepe de oturuyoruz.

Acibadem, yaklasik ayni durumdayiz.

Şimdiye kadar yediğim en iyi kaşar peyniri MAK. Tam kaşar tadı ve kokusu var, canım çekti gece gece :)

BİM'de Kaan Bey diye bir kaşar var. Tadı bayağı güzel :)

nedense ülker içim'i seviyorum ben.

kaşarda sütaş iyidir. lightını seviyorum ben normali çok yağlı geliyor ama siz yağlı istediğinizden normalini de seversiniz.

marketten aldığınız hiçbir kaşar peyniri en güzeli değildir. hepsi fabrikasyondur. en güzel kaşar peynirini kars'tan ev yapımı olarak getirteceksiniz. imkanım yok diyorsanız, marketten alacaksanız bilindik iyi markaların dışına çıkmayın. çünkü eritme yöntemi ile tarihi geçmiş kaşarları yeniden piyasaya sürüyorlar. pınar, sütaş, tahsildaroğlu, bunlar marketten alacağınız iyi kaşarlardır...bunların haricinde altınışık var, bir de bim'de kaan bey var. ama dediğim gibi en iyi kaşar ev yapımı kars kaşarıdır.

Pizza için en iyi peynir mozzarella. Fiyatı da iyi kasarlardan cok fazla değil, denemenizde fayda var.

derya

pınar'ın hazır dilimlenmişi. süt gibi süper bir kaşar. marketlerde açık olarak bi 150-200 gram alıp deneyin, çok memnun kalacaksınız.

Çok teşekkür ederim önerileriniz için, hepsini ayrı ayrı deneyip karar vericem :) uzun sürecek ama lezzet için deger

ünal

yasada banka ücret alabilir gibi bir madde var yanlış hatırlamıyorsam ama gerçekleşmeyen ücrete işlem alınması çok mantıklı gelmedi bana. müşteri hizmetlerini arayın bence.

Hep olan bir şeydi bu, ebce de doğru değil ama alınıyor. Ödediğiniz ücret EFT hizmet ücreti, sizin durumunuzda da banka parayı karşı bankaya iletip hizmeti sağlamış; karşı tarafın bilgilerinin doğruluğu sizin kontrolünüzde olan bir şey. Yani itiraz etseniz de bir şey çıkmaz. Bu arada 6,50 lira internetten EFT için çok büyük para.

geç eft yapmış olabilir misiniz?

musteri hizmetleriyle gorustum, ayrintili bilgi aldim. meger ben o hatali eft girisimini 3-4 defa denemisim. her denememde 1.3 lira civari bi islem ucreti aliniyormus, bilmem ne vergisi de eklenerek. 6.5 lira da hatali denemelerimin toplam ucreti gorunuyormus.

kafami karsitiran nokta, 2-3 defa denedigimde dekontta islem ucreti sifir lira olarak gozuktu, en sonki girisimimde de 6.5 lira yansiyinca sadece tek islemin ucreti oldugunu sandim. megersem butun islemlerin toplam ucreti yazmis. ben de bunun boyle olmamasi gerektigini, her islemimde bu ucretin ayri yansimasi gerektigini soyledim. cevap veren arkadaslara tesekkurler.

ebu... diye olana "künye" deniliyor. ki hz. ebubekir'in -bildiğim- bekir diye oğlu yok zaten. Asıl adı : Abdullah
adı islamiyetten önce farklı bişeymiş de neydi unuttum.

(onu bosver) bunun gibi bir sey de ben ekleyeyim izninizle...

hz. muhammed'in babasinin adi; abdullah.
abdullah; "allah'in kulu" demek.
ne?

@niye ama doğru biliyor. bekir diye oğlu yok, zaten ordaki bekir deve yavrusu anlamında.

orijinal ismi abdulkabe, müslüman olunca abdullah diye değiştirmiş.

ebu her zaman literally babası demek olamayabiliyor. ebu falan, falan işin ustası ya da ebu filan, filanı çok seven gibi mecaz anlamlar da olabiliyor.

ayrıca, bu ebu'lu isimler sonradan da alınabilir. misal, adamın adı berkecandır. evlenir, oğlu olur, adını dücane koyarlar, ondan sonra da adama ebu dücane denmeye başlanır gibi...

nereye bu gidiş +1 ebu hureyre var pek bilinen örneklerden. kedileri çok sevdiğinden hz. peygamber kendisine ebu hureyre(kedilerin babası) demiş.

oğlu demek "bin" kadın olarak kızı demek "bind" kelimesiyle kullanılır diye bilirim.

Breaking the waves miydi neydi.

Adını bir türlü hatırlayamadığım güzel bir ispanyol filmi vardı. Yük gemisinde geçiyordu, gemiye kaçak binen bir elemanın macerası şeklinde, cargo diyeceğim olmayacak ama hatırladığım canal+ filmiydi, biraz araştırırsan bulursun 2007 de izledim, o zamanların filmi

tamami olmasa da bir kismi geciyor: the usual suspects

eksiduyu.ru

@sahipsiz

www.imdb.com
bu muydu bahsettiğin?

geçen sene dışarıdan geleceklere ücretliydi sanırsam. yazarlar ve +1'lerine hep beleşti.

mfö'nün çıktığı sene ücretsizdi. 2011'di sanırım.

Ilk ucretli oldugunda 3 sene onceydi galiba. Buyuk olay olmuştu, ssg geri adim atti :)

yazar ve +1 lere ilk defa ücretli.

Bi yazar olduk onda da ücretli mi oldu amk

yazarlara ilk defa ucretli evet.
ama ben tepkileri anlamiyorum. 30 liraya manu chao konseri izleyip bir de laf ediyorlar, millet de amma nankor olmus amk.
adam ucuza guzel bir konser ayarlamis, millet hala para derdinde. napican gidip ucuncu sinif rock gruplari dinleyip langirt mi oynican?

Ekşi Sözlük yazarları için konuşuyorum. Eğer Manu Chao sevginiz haysiyetinizden ağır basıyorsa gidin. Aksi durumlarda kesinlikle protesto edilmesi gereken bir durum bu.

fikir kötü değil ama maliye ile başın derde girebilir. En azından en düşük bütçeli şekilde ne kadara mal olur bu bunu düşün. vergi levhası falan olacaktır mutlaka vb evraklar ne kadara mal olur bunu hesapla.

Sen misafirlikte iken birisi isterde yok dersen tekrar aramayabilir.

millet check-in yapmadığı yerde birşey yemiyor artık.

almam. kırk yılda bir yediğim bişi. çevrede gördüğüm ( en azından adana ve mersinde) bütün vafılcılar da 3 ayda batıyor.

ortalama waffle fiyatları 7-8 tl civarında ve bu da bir waffle için yüksek bir ücret. daha makul fiyatlarda olursa bence bu fikir güzel.

1- Evet. Kazancını vergilendirmen gerekiyor.

2- Sen olsan sipariş verir misin? Bir de günde/haftada/ayda kaç kez waffle yiyorsunuz? Misal ben bu sene 2 kere yedim. Yani sürdürülebilir bir gelir mi?

waffle benim bildiğim cam tezgahın önünde dikilip "şundan olsun, şundan koy, şu ne? iyi ondan da olsun biraz" vs denerek sipariş verilen, hazırlanırken izlenen bir şey. telefonla waffle sipariş olayına şimdiye dek şahit olmadım. ayrıca insanlar marka isteyecek, dükkanın nerede bilmek isteyecek, evde yaptığını öğrenirlerse güvenmezler. bir dükkana kıyasla -10 mağlup başarsın.

kısacası deneme.

güzel fikir fakat kıl birine denk geldin diyelim götürdün siparişini nerede bunun fişi derse ne vereceksin??

eve mi kitleyeceksin kendini peki? yani haftanın 7 günü/gecesi hep evde mi olacaksın?

üzgünüm ama kötü bir fikir.

1.waffle=sevgili ticareti.. sevgili "hadi waffle yiyeliiim" "waffle yiyelimmiiii" der sende evet dersin.wafflecının önünden geçerken yersin..
sitele gibi yerleşik hayatı olanların büyük bölümü hala sevgilisi ile rahat rahat eve gelemiyor. gelebilen kesimde öğrenciler pek sitelerde oturamuyor.

2.waffle bir ihtiyaç değil keyif.. keyif yapmak isteyen genelde evine tıkılmıyor.

1- maliye ile başın belaya girer. belediyeden ruhsat alman gerekiyor ayrıca sağlık memurları gelecek sana bakcak ortam nasıl temizmi değilmi diye
2- insanlar sipariş vermez tutup bir dükkandan vermek varken neden evden versinler ?
3-fikir daha çok tv dizilerinden esinlenilmiş gibi.
ortamın musaitse taksimdeki kafeler gibi yapabilirsin adamlar daireyi kafe ortamına çevirmişler daha çok ev ortamı gibi kendine ait bir odan olur ama sanmam tutmaz.

hem fikir pek mantıklı değil hemde bir çok wafflecı zaten evlere servis yapıyor.

doğru söyle,yakın zamanda 2 broke girls mü izledin?

verebilirsin , aynı olmak zorunda değil

verebilirsiniz ama firmanın kodu ile aynı olması, iletişimin sağlıklı olması açısından daha pratik olacaktır.

bir çok programda ikisi de tanımlanabiliyor.

Coherence, itirazim var, zero theorem, chinese puzzle, club sandwich, metalci, jambon jambon.
Listem bu sekil di. Gerci bunlari festival sonrasinda bi sekil izlicem, hic ugrasasim gelmedi bilet pesinde kosmaya.

(bkz: the grand budapest hotel)

tempo dersen the grand budapest hotel

tempoyla sorunum sadece düşük olması. yani temposu yüksek bir film aramıyorum açıkçası, normal tempoda da olabilir. çok düşük olunca filmden kopup, sıkılabiliyoruz.

Cok uzun sure kullanilmasini tavsiye etmiyorlar ama genelde sabah takip, gece cikartiyoruz. Aylik lensleri bir ay hic cikarmadan kullanabilirsin ama bazi sabahlar gozunu acamazsin (ozellikle yogun sigara dumani olan yerlerde kaldiginda, uzjn sure bilgisayar kullandiginda vs.)

2009 dan beri surekli kullaniyorum. Mevsim sebebiyle arada kizariklik oluyor ama onun haricinde bir aylik lensi uc ay kullanmaya calismazsan, duzenli olarak cikartirsan, uzun sure kullanmayacagin durumlarda her iki gunde bir solusyonun yenilersen sorun olmaz.

Buyuk ihtimalle vardir ama buldugun ilk gozlukcuye sorabilirsin. Hep hazir ve paketli oluyor. Sadece zor bulunan numaralar icin bekleme suresi artiyor.

Gunluk kullan at oluyor ama tavsiye etmem. Cunku; gece evinin disinda bi yerde uyumak zorunda kalirsan kalitesine bagli olarak gozlerini acma/net gorme suren artar. Sadece rahatsizlik verir.

En son alti aylik seti 250 tl. ye aldim ama numara ve kalite fiyatlari etkiliyor.

Tam yazilisini hatirlamiyorum ama sanirim acuava olmasi lazim. Senelerdir kullaniyorum ve en fazla hava gecirgenligine sahip marka o diye biliyorum.

Not: ilk hafta biraz zorlayabilir. Kimisi hemen alisiyor ama ben ilk hafta takana kadar yamulmustum. En onemlisi, uc kurus kar etmek icin lens ve solusyonda ucuza kacmamak ve takmadan/cikartmadan once elleri iyice temizlemek.

günlük lesler konusunda çok bilgim yok hiç kullanmadım. aylık lensleri 1 ay boyunca tak çıkart yaparak kullanıyorsun teoride. bende uyurken de takılabilen lens var(diğer türlüsü hala satılıyor mu bilmiyorum). bunları yatarken çıkarman gerekmiyor ama çıkarmakta fayda var tabi. ben biraz sorumsuz bir insan olarak 1.5 ay falan hiç gözümden çıkarmadan kullanıyorum. rahat o yüzden kullanması. fiyatı yanlış hatırlamıyorsam 60 lira olması lazım. kutudan 6 tane çıkıyor. göz numaraların farklıysa 2 kutu alıp 6 ay boyunca kullanabiliyorsun 120 liraya.

Teşekkürler, bir iki sorum daha var. Son kullanım tarihi gibi bir şey var mı peki. Yani aylık lens mesela ben hergün lens kullanmayacağım için kutu içinden 6 tane çıkıyor dediniz. Bir tanesini üç sefer kullansam da bir ay sonra atmalı mıyım? Kutudaki son lense sıra 1 sene sonra gelse kullanılmaz hale mi geliyor? Yoksa kullandıkça mı yıpranıyor.? 2 sene sonra da elimdeki hiç kullanılmamış lensi kullana bilir miyim?

kullandıkça yıpranır herhalde, zamanla bir şey olmaması gerekir. onun dışında ben dışarı çıkacağım günler takıyorum. bütün gün gözümde duruyor. lens kullanmadan önce muayene olman gerek zaten öyle çat diye başlayamıyorsun. ben iki hafta ilaç kullandım, sonra deneme lenslerini kullandım doktor en sonunda tamam sen lens kullanabilirsin dedi. yani normalde bu gözlere lens olur ama dediğim gibi son tahlilde doktor karar verecek. hazırlık süresi de değişiyor. sorduğum bir optikçi en erken iki aya gelir diyorken bir diğeri ertesi gün ulaştırabiliyor. internetten veya stoku olan bir optikçiden alırsan sıkıntı yaşamazsın o konuda. günlük-aylık lens olayı açıklanmış, ben aylık lenslerimi her gün çıkarıp takarak ay sonunda atarak kullanıyorum doktorun bana tavsiye ettiği şekilde. gözlerinin numarası aynıysa 6 tane, farklıysa 6'şar tane aylık lens oluyor benimkilerde. lensleri çok uzun süreler boyunca çıkarmayanlar var ama kesinlikle sağlıklı değil, bir süreden sonra gözyaşınız kalmıyor ve bir daha lens kullanamayacak hale gelebiliyorsunuz. zaten o kadar zahmetli bir iş değil ilk cebelleşmelere alıştıktan sonra sabah 30 saniye tak akşam 10 saniye çıkar oldu bitti. attığın taş ürküttüğün kuşa değmez, daha bunun gözün kızarması vs. olayları da var. o topa hiç girme. fiyatlar da yine değişiyor ama torik lensler (astigmat için) normalın iki katı oluyor diyorlar, benim torik lenslerim altı aylık 200 liraya denk geliyor. bir de solüsyonu var tabi onu da altı aylık 15 lira gibi düşünebilirsin. marka olayı da sana kalan bir şey değil kıyafet seçmiyorsun sonuçta. doktor genellikle birkaç şeyi denetip en uygun gördüğünü yazıyor. ben air optix kullanıyorum, başka bir doktora reçete yazdırırken de doktor önceki reçeteyi soruyor.

tabi dediklerimin çoğu bu ilk muayene ile ilgili. özel hastaneye gittiğimde bana 5 dk ölçüm yapıp reçete verilirken bir devlet hastanesinin ana merkezine gittim ve bu dediğim süreçleri (ayrıntılı analiz, deneme lensleri, her türlü bilgilendirme vs.) yaşadım.

Lensleri günde kaç saat kullanmalı?
kullanıma bağlı. sürekli okuma izleme yapınca bi süre sonra rahatsız etmeye başlıyor zaten ama sabah uyandıktan akşam yatana kadar kullanılıyor.

Hergün kullanmalı mı?
her gün kullanmayın diye bir şey duymadım. ama neticede bir protez olduğu için arada bir kullanmayarak gözleri nadasa bırakmakta fayda vardır diye düşünüyorum.

Bu gözler için lens olur mu?
astimat azmış, ben de daha çok astimat var ve astimatsız lens kullanıyorum yazın, sorun olmuyor. ama miyopluğunuzun derecelerine lens oluyor mu, bi fikrim yok.

Lensler hazır var mıdır yoksa gözlük camı gibi sipariş verip yaptırmasını mı bekliyoruz?
hazır vardır ama sizin numaranız ellerinde bulunmayabilir, getirtirler. astimatlı alacaksanız onlar bi nevi sipraiş gibi daha sonradan geliyor.

Günlük aylık diye bir şey duydum nedir bu?
lensi her akşam temizlemek suretiyle bir ay boyunca kullanabiliyorunuz, bu aylık lens. günlük lens de sabah kutusundan çıkarıp takıyosunuz, akşam çıkarıp çöpe atıyorsunuz, temizleme derdi olmuyor.

Günlük olan lenslerin bir kutusunda 60 lens mi oluyor mesela.?
genelde 30'luk oluyor paketler.

Bir günlük lensi 2 gün takarsak ne olur?
sıkıntı olur :) öldürmez ama yapmayın, göz, basitçe riske atılacak bir organ değil.

Fiyatları nasıldır?(-aylık-günlük)
günlük lensin fiyatı aylığın 1,5-2 katına geliyordu yanlış hatırlamıyorsam.

İyi markalar hangileridir?
ben aylıkta acuvue oasis kullandım. fakat artık ihtiyacım olduğunda günlük kullanıyorum. muadili acuvue one bi şey vardı, onu kullanıyorum. belki daha iyileri vardır, ben denemedim başkasını.
iyi marka tanımı biraz göreceli. kimisi kolay takılan olsun gerisi mühim değil der, sert lens alır. kimisi gözüme batmasın gerisi mühim değil der, yumuşak lens alır.

küçükyalı sahilde elite otel mi ne var. bir de adatepe e-5'in orada club sporium var. fiyatlarından emin değilim. arayıp sorabilirsiniz.

Cloud Atlas
Mr. Nobody
Looper
ilk aklına gelenler

izledim :(

mutant chronicles

Cube 2: Hypercube
The Animatrix
Pitch Black
Minority Report
Surrogates
Sphere
Event Horizon
Sunshine
Dark City
Ultraviolet
The One
Paycheck
Bulletproof Monk

Aralarından seç beğen al eve götür :)

Muhtemelen izlenmiştir ama yine de The Chronicles of Narnia diyeyim, garanti olsun.
Gattaca süper bir film, Equilibrium'a benzer gibi.
Aşağıdakiler de Pazar sabahı filmi türünden.
Stardust
The Golden Compass

Blade Runner. ben demesem başkası diyecekti.

harry potter?

pacific rim
Battlestar Galactica Blood & Chrome
Divergent
The Machine
oblivion
Star Trek Into Darkness
Prometheus
underworld serisi
Watchmen
Riddick

daha da gider bu liste.

ben salçayı tuz, kekik ve karabiberle iyice pişirdikten sonra mantarları ters çevirip içini boşaltıp dolduruyorum. 10 dakika fırında pişirdikten sonra üzerine kaşar kapatıp 3-5 dakika daha pişiriyorum.

şöyle bir tarif var. görüntü olarak da fena değil

muoz.blogcu.com

Eğer tavuklu yapmak istiyorsan, tavuk göğsü al onunla beraber sote yap. Önce tavukları pişir 10 dakika filan sonra mantarları ekle. Bana sorarsan en güzeli kremalı makarnalı olarak yapılan.

denedim, % 100 çalışıyor.

önce azami yarım parmak boyutundaki tavuk göğsü parçalarını, pembeleşinceye kadar az yağda kavuruyoruz (yağın az olması önemli çünkü az sonra krema dökeceğiz yemeğe), sonra içine mantarları ekliyoruz, onlar da tamamen suyunu çekene kadar kavuruyoruz. son olarak (küçük süt kutularında satılan) krema ekliyoruz, ateşte bir miktar çevirip ister o şekilde, istenilirse de makarna ile karıştırıp servis ediyoruz.

köri veya soya soslu mantarlı tavuk yap. gayet lezzetli oluyor.

elikasi'nin dediğini yapacam. kremalı olanı bilmiyorum tuhaf gözüküyor buradan :D

bir kişi de dememiş ki körili tavuk yapın...

nereye bu gidis'in söylediklerinin kremaya kadar olan kısmını yapıyoruz, sonra üzerine krema yerine hazırladığımız sosu döküyoruz.

sos için:
tereyağına çok az un koyup üzerine süt ekledikten sonra tuz ve köri ilave ederek hafif koyulaşana kadar kaynatıyoruz.

ya da aynı şekilde beşamel sos da yapabilirsiniz. beşamelin içinde köri yok tek farkı o. (ben kekik ve kırmızı biber koyuyorum ama çok güzel oluyor bence)

sonuç: imgur.com
imgur.com
imgur.com

öğrenci evi yemeği yani fazla bişi beklemeyin :D

edit: tuzu biberi salçası iyi oranlanmış, tadı güzeldi ve iyiydi.

çorba yapmışsın.

neyse afiyet olsun :=)

Hale, Ayla - ayın, güneşin etrafındaki ışıklı halka
Peren, Pervin, Zühre - yıldız isimleri

TDK'nın sitesinde Kişi Adları sözlüğü var bu arada, anlama göre benzer olan isimleri arayabiliyorsunuz.
www.tdk.gov.tr

klasik olucak ama mehtap var

güneş
tan
şafak
ayla
hilal
ülker
feza
uzay
zülal
tamay
miray
gün
zühre

Hepsi, gökyüzü ile ilgili. Anlamlarına bakıverirsin yazamadım şimdi.

aylin vardı sanırım. keza ayla

Rigel. orion takım yıldızındaki parlak mavi yıldızın ismi.

sema

ayça, hilal demek.

zuhal

Simay - simli piriltili ay ve ay tanriçasi anlamina geliyormus.

neptün isminde tanıdıklarım var. kullanılan bir isim.

ikinci anlam da yeterince kapsayıcı değil galiba. peygamberin sözü var "maaşı olmayanın meadı olmaz" diye, "dünyalığı olmayanın ahireti olmaz" diye çevirmişler. oradan gidersek maişet, dünyalık olan her şeyi kapsıyor olmalı , sadece geçimlik değil.

manasını daralta daralta 1.dekine gelinmiş.

sait faik'in medar-ı maişet motoru isminde bir kitabı vardı, benim aklıma ilk o geliyor. 2.cisi dediğim kitaptaki kullanıma daha yakın düşüyor zannımca, medar dayanak, yardımcı anlamlarına geliyormuş zira.

geçim paradan önce geliyor aklıma. sonra da medar-ı maişet motoru.

gecim geliyor aklima.

eşin tam bir odunmuş kardeş. görücü usulü evlenmediğini düşünüyorum. eh bir insanı tanımadan ya da tanıyıp da sonra olduğundan farklı biri gibi davranmasını umarak evlendiğin için suçlu sensin maalesef.

doğum günün kutlu olsun. boşver, sana kutlama mı yok. kendileri kaybeder. koy göte gitsin.

Hocam kendimi yerine koyarak cevap vermeye çalışıyorum. Kalıcı çözümler bulmak için adımlar atsan ve hatta bu da senin kendine verdiğin doğum günü hediyen olsa?

groundhog day

eşine bu hayalkırıklığından bahset. daha 28 yaşındasın koskoca hayatı birlikte geçirecekseniz ve doğum gününün kutlanmasını istiyorsan sorun yokmuş gibi davranma.

beni de en son 1 kişi aramıştı. o da gece 11'de.

film önerisine gelince:
it's a wonderful life(1946)

iyi de 28 olmuşsun ve beklentilerin 17 yaşında kızlarınkiler gibi geldi bana biraz :////

iyi ki doğdun diyelim yine de bilemedim ://///

öneri: 17 again

mutlu yıllar öncelikle.
belki eşinin kafasında çözmeye çalıştığı bir şey var, aklından çıkmış olamaz mı? sen söyle hani benim sürprizim pastam falan?

ben senin yerinde olsam ağlarım bile doğum günün kutlu olsun :(

www.youtube.com

arada bunu dinlersen ne kadar iyi gelir bilmiyorum da, hediyem olsun. çok etkilendim inan, üzüldüm yani. sağol bu arada, evlilikten bir adım daha soğuttun beni. yakın bir zamanda aranızda geçen bir anlaşmazlık yoksa sizin ilişkinizde yolunda gitmeyen bir şey var sanki. askerlik arkadaşına bile daha iyi muamele çeken adamlar var yahu!

its a wonderful life'ı sakın İZLEME. depresyona girersin adamın karısının neler ettiğini görünce.

doğum günün kutlu olsun bu arada!

ben de çok üzüldüm. doğum günün kutlu olsun.

the goonies geldi aklıma.

yazılanların arasından groundhog day'i gördüm, o da çok güzel.

Önce mutlu yıllar sana da :))

Sonra da Groundhog Day güzel film. Orada da adam kadına güzel şeyler yapıyor, artık eşinizin kafasına vura vura izlettirirsiniz.

Madem üzüldünüz, bir konuşun. Bu saate kadar neden içinize attınız ki?

doğum gününü kutlamadığı için değil, seni yemek sepetinden beslediği için boşa karıyı. ben olsam giyinir çıkardım içmeye. bar olur, meyhane olur, pavyon olmaz. ne işin var amk pavyonda. illa film diosan git sinemaya gece seansına gir. cebinede bi konyak at, çekrsin filmi izlerken. ayık doğum günümü olur lan.

not: doğum günün kutlu olsun karşim.

Ben pek onemsemem dogum gunu ama seni pek etkilemis. Yengeyi seviyosan, boyle de sev. Sevmiyosan kendisi zaten dunyanin dogum gununu en guzel kutlayani degildir.

Dogum günün kutlu olsun karşim.

Doğum günün kutlu olsun nice yıllara

Dogum gunun kutlu olsun guzel kardesim

Dogum gunun kutlu olsun.

Bence esine guzelce soyleyebilirsin, aslinda bugun bir seyler yapmayi bekledigini soyleyerek.

Film olarak da, the secret life of walter mitty ve im juli benim yuzumu guldurmustu.

yemrem doğumgünün kutlu olsun, yenge cidden ayıp etmiş.

ben de telefondan giremiyorum.

bende pc'de kopmalar oluyor sık sık ama mobilde dns, vpn kullanmamama rağmen nadiren kopma oluyor.

google dns açmıo
4 2 2 5 ok.

bende de sürekli hata veriyor.

google dns ile giriyorum.